Günümüzde pek çok okul, sosyal medya hesaplarını aktif kullanıyor. Çocukların fotoğraflarını paylaşarak hem kendi reklamlarını yapıyorlar hem de velilerin hoşuna gidecek paylaşımlar sunduklarını düşünüyorlar. Ancak işin gerçeği şu: çocuklarımızın fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmak büyük bir risk.
Çocukların güvenliği, bizler için her şeyden önce gelir. İnternete yüklenen her fotoğraf kalıcıdır; bir kez paylaşıldığında kimin eline geçeceğini, hangi amaçlarla kullanılacağını kontrol edemeyiz. Çocukların yüzleri, kimlikleri, hatta bulundukları mekân bu paylaşımlar aracılığıyla başkaları için görünür hale gelir.
Bir başka önemli nokta da çocukların dijital ayak izidir. Daha küçük yaşlarda, onların haberi bile olmadan oluşturulan bu dijital izler, gelecekte onların istemediği bir kimlik mirasına dönüşebilir. Çocuğumuz daha kendini ifade edemeden onun hayatı sosyal medyada sergilenmiş olur.
Üstelik kötü niyetli kişiler için sosyal medya, çocukları takip etmek için kolay bir kapıdır. Üzerlerinde okul formalarıyla, hangi kurumda olduklarını gösteren paylaşımlar, istemeden de olsa çocuklarımızı açık hedef haline getirebilir.
Burada hem velilere hem de okullara büyük sorumluluk düşüyor. Bizler, çocuklarımızın fotoğraflarının sosyal medyada paylaşılmasına izin vermemeliyiz. Okullar da kendi reklamlarını çocukların masumiyetine zarar vermeden yapabilecek yollar bulmalıdır. Çünkü hiçbir reklam, hiçbir beğeni ya da görünürlük, bir çocuğun güvenliğinden daha değerli değildir.
Sonuç olarak şunu söylemeliyim: Çocuklarımızın fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmak doğru değildir. Onların güvenliği için bu konuda net bir duruş sergilemeli ve çocuklarımızı dijital dünyanın risklerinden korumalıyız. NEŞE BUZOL 15.09.2025