Eğer sizin çocuğunuzda makarna, pilav ve köfteden başka bir şey yemek istemiyorsa, elinizdeki tabakla onun peşinden koşturmaktan yorulduysanız ve onu defalarca sofraya çağırmaktan bıktıysanız, yukarıda sıralanan ya da benzer nedenlerle evinizde neredeyse bir kabus haline gelen yemek saatlerini günün en güzel zamanı haline getirmek sizin elinizde.
Beslenme canlının gelişimi için gerekli olan doğal bir ihtiyaçtır. Ancak beslenme ortamı sağlıksız olduğunda, çocuk ve aile olumsuz bir şekilde koşullanacağından, bu doğal ihtiyaç çekilmez bir azap haline gelebilir.
Bazı annelerin çocuğun kilosu ve yeterli beslenememesi ile ilgili endişeleri,yemek saatini anne ve çocuk için kabusa dönüştürebilir.Saplantıya dönüşen bu endişe ile bazı anneler,çocuğun geri çıkardığı meyve suyu miktarı kadar meyve suyunu ona tekrar içirmeye çalışırlar veya çocuk okul çağına gelinceye kadar onu ezilmiş gıda ile beslemeyi sürdürebilirler.
Çocuğun az da olsa kilo kaybetmesi ve çeşitli gıdalardan belli ölçülerde almaması yine bazı annelerin kendi annelik becerilerini sorgulamalarına yol açabilir.Yemek sırasındaki nazlanmalardan yorgun düşen anneler giderek kendilerini beceriksiz, yetersiz anne olarak görerek, istemedende olsa dizginlerini çocuklarına teslim ederler.Artık hedef”yeter ki yesin”dir.Çocuğu televizyon izlerken, resim yaparken, oyun oynarken yada yerde yememek için tepinirken zorla yediren, elinde tabak yada çatalla çocuğunun peşinden koşturan, yediği takdirde oyuncak alan, yalvaran, yemediğinde çok üzüldüğünü söyleyen, tehdit eden, her türlü kaprise boyun eğen anne sayısı az değildir.
Annenin yemek konusundaki aşırı duyarlılığı, bir yandan yemek yemeği sorun haline getirir, bir yandan da anne-çocuk, anne-baba, hatta aile çocuk iletişimini zedeler.Sevmediği yemeği yemesi için yada yeterli derecede yediği halde, tabağını sıyırması için zorlanan çocukta yemeğe karşı olumsuz bir tutum meydana gelir.BU OLUMSUZLUĞUN TEMELİNDE İSTENMEYEN BİR ŞEYİN ZORLA YAPTIRILMASI YATAR.Çocuğu yemek yemesi için zorlamak onda tam tersi bir etkiye yol açar.ZORLAMA NEKADAR SIK TEKRARLANIRSA,ÇOCUK ANNENİN BU KONUDAKİ DUYARLILIĞINI NE KADAR ÇABUK FARK EDERSE YEMEK YEMEĞİ O KADAR ŞİDDETLE REDDEDER.Aynı çocuk okulda yada yemeğe karşı aşırı duyarlılığı olmayan başka bir yetişkinin yanında kendi kendine hiçbir sorun çıkarmadan yemek yiyebilir.Bu durum yemek yedirmekte zorlanan anneleri şaşırtır, hatta kızdırır.Yemek konusunu sürekli gündemde tutan, başkalarıyla da bu konuyu çocuğun önünde tartışan anneler, çocuğun yemek konusundaki zıtlaşmasını daha da arttırırlar.ÇOCUKLARLA ASLA İNATLAŞMAMAK GEREKİR.ONLAR ANNE BABALARI KADAR YORGUN VE SİNİRLİ OLMADIKLARINDAN VE SADECE O KONUYA ODAKLANABİLDİKLERİNDEN HEP KAZANIRLAR.ANCAK TUTARLI DAVRANAN ANNE BABALAR İSTEDİKLERİNİ YAPTIRMAYI BAŞARIRLAR.
Durumu dramatikleştirmeyin, kendinizi suçlamayın, kendinizi bir önceki kuşağın baskılarından koruyun, kendi çocuğuna her şeyi yedirebilen arkadaşlarınızı dinlemeyin, umudunuzu kaybetmeyin. Çocuk eğitiminde kalıplardan kaçının, birkaç öğün az yemekle, bir tek o gün sebze yememekle, bir gün et yememekle yada süt içmemekle çocuğun kilo kaybedebileceği ya da sağlıksız büyüyebileceği gibi yanlış bir saplantıdan kurtulun.Zorla yemek yedirme sonucu oluşacak. Kısır döngü içinde çocukla aile arasındaki iletişimin bozulabileceğini ve sağlıksız beslenme ortamının çocukta öfke nöbetlerine neden olabileceğini unutmayın.Yemek saatine yakın benzer krizler yaşanacak stresiyle evde gergin bir hava eseceğini unutmayın yemek saatlerini günün kabusu haline getirmeyin. Baskıyla, rüşvet yada tehditle yemek yedirmek ne beden sağlığına, ne de ruh sağlığına yarar sağlayacaktır; tersine zararlı olacaktır.
Bütün gün yemek yemeyen çocuğunun en azından sütünü içiyor olması bazı anneler için en büyük teselli kaynağıdır.Ancak çocuk için en yararlı besinlerden biri olan süt, günde yarım litreden fazla içildiğinde, çocuğun diğer yiyeceklere karşı isteğini yok edecektir.Yemek yemesede istediği kadar süt içebileceğini bilen çocuk, istemediklerini yememekte direnmeye devam edecektir, hatta fazla miktarda içilen süt nedeni ile kansızlık yaşayabilecektir.Durum daha fazla içinden çıkılmaz hale dönüşecektir.
ÇATIŞMALARI ENGELLEMENİN YOLLARI NELERDİR
Çocuğun kaşığı tutup ağzına götürmeyi başladığından itibaren(yaklaşık 1,5 yaş)yiyebilir, kendi kendine yemesi için teşvik edin.2,2,5 yaşından başlayarak kendi sandalyesinde, kendi derin tabağında, döke saça da olsa bütün yemeğini kendi kendine yemesine izin verin.BUNUN İÇİN GEREKLİ SABRI MUTLAKA GÖSTERİN.
Yemek ortamının sakin, keyifli, stressiz olmasına özen gösterin.Aile üyelerinin aynı sofrayı paylaşmasını sağlayın.Yemek saatinde olamıyorsa en azından meyve saatinde beraber olmaya özen gösterin.Televizyonun kapalı olmasına ve tüm ailenin bir arada bulunduğu bu zamanın günlük olayların paylaşıldığı, duygu ve düşüncelerin aktarıldığı bir sohbet havasında geçmesine özen gösterin.
Kendi kendine yemek alışkanlığını oturtmak için ,büyük bir tabağa çok az miktarda yemek koyun; hem tabağındaki yemek miktarı çocuğunuzun gözünü korkutmamış olacak, hem de çocuk tabağındakini yiyip bitirmiş olmanın keyfini yaşayacaktır.Sofrada sevdiği türden yemeğin bulunmasına dikkat edin.Çocuğa bu alışkanlığı kazandırdıktan sonra, sevdiği yiyeceklerle birlikte yemesi gereken yiyeceklerden de tabağına koyun ve bunları yemediği takdirde sevdiği yiyeceklerden daha fazla vermeyin.Bir süre sonra karnını doyurması için diğer yiyeceklerden de yemesi gerektiğini öğrenecektir.Tüm bunları yaparken oldukça sakin bir ses tonu ile yumuşak bir yaklaşım sergileyin.
Sofraya gelmek istemeyen çocuk ile güç mücadelesine girmekten kaçının. Tv deki program bitince ya da saat çalınca sofraya oturması gerektiğini sakin bir ses tonu ile ama kararlı bir şekilde söyleyin.O sofraya gelse de gelmese de siz yemeğinize devam edin.Bitirdikten sonra ya da saptadığınız bir süreden sonra sofrayı kaldırın.Zamanında gelemiyorsa bir sonraki sefer için yüreklendirin ve bir sonraki öğüne kadar farklı bir yiyecek vermeyin.
Yemek yerken onun tabağına bakmamaya hatta onunla ilgilenmemeye özen gösterin. Yediğinde yemediğinden daha çok ilgi göreceğini öğretmek için daha önce yemediği herhangi bir şeyi yediğinde ya da tabağındakini bitirdiğinde onu yüreklendirin Yemediğinde ya da az yediğinde onunla ilgilenmeyin.
Okul öncesi çocukların zevklerinin bir gecede değişebileceğini, çocuğun bir gün favorisi olan bir yiyeceği ertesi gün geri çevirebileceği gerçeğini doğal karşılayın. Yiyecekleri zaman zaman seçmesine izin verin. Yeni besini çocuk açken ve az miktarda verin.Çocukta herhangi bir olumsuz tepsi görülmezse miktarı arttırın.Yeni bir besine alıştıktan birkaç gün sonra başka yeni bir besin deneyin.Daha az sevdiği yiyecekleri farklı şekillerde hazırlayın.Her yeni yemekten mutlaka bir kaşık tatmasına çaba gösterin ancak tattıktan sonra hiç hoşlanmadığı bir yiyecekte ısrarcı davranmayın.Gerçekten sevmediği bu yiyecekler sunulduğunda kibarca reddetmesini öğretin.Ayrıca alerjisi olduğu yiyecekleri kararlılıkla reddetmesi gerektiğini de öğretin.
Belli bir gün yemek listesini onun hazırlamasına izin verin. Belki de sizin hazırladığınız birkaç seçenekli listeden o karar verebilir.
Çocuğunuzu öğünlerde yemek yemeğe alıştırın, yemek saati kavramını yerleştirin. Böylece vücudu ona yemek yeme zamanının geldiğini söyleyecektir. Öğün aralarında verilen abur cuburu kısıtlayın, her an ağzına bir şey tıkıştırmaktan vazgeçin, sevdiği çikolatayı öğün sonralarına saklayın.
Siz de öğün atlamadan, yemek seçmeden, zamanında ve masa başında yemek yemeğe öğün gösterin, unutmayın çocuklar söylediklerinizi değil yaptıklarınızı yaparlar, doğru model olun.
Çocuğunuzu yemek için alışverişe, yemeği planlamaya, sofrayı hazırlamaya ve servise teşvik edin. Çocuk hazır olur olmaz onu bekletmeden hemen yemek koymaya özen gösterin.
Damak zevkinin zamanla değiştiğini unutmayın. Çocukların çoğu büyüdükçe yeni lezzetler denemeye ve eskiden reddettiklerini tatmaya başlarlar. Sabırlı olun.
Bu önerileri uygulamaya karar verdiğinizde, her konuda olduğu gibi bunda da kararlı davranmak, geri adım atmamak çok önemlidir. Bir süre kararlı davrandıktan sonra pes edip çocuğun kaprisine boyun eğmek işinizi zorlaştıracak, yemek alışkanlığının yerleşmesini geciktirecektir. Kararlı davranmak, sakin olmak ve çocuğun yemek sorununu umursamıyor görünmek ise yemek saatlerini kâbus olmaktan kurtaracaktır.
Okul öncesi dönemde ortaya çıkan beslenme problemleri, ileriki yıllarda daha ciddi sorunlara dönüşebilir. Anne ya da babasıyla ilk çocukluk yıllarında güç mücadelesine girmiş olan bir çocuk büyüdüğünde ya da ergenliğe girdiğinde beslenme bozuklukları gelişebilir.
Okul öncesinde çocukların porsiyonları bir yetişkinin 4 te biri kadardır. Fazlası ile zorlanan çocuklarda ileriki yıllarda obeziteye davetiye çıkartmış olursunuz.
Leave Your Comment